çocuk psikiyatrisi alanındaki en yüksek katılımlı kongre olan AACAP toplantısı için Toronto’da, İstanbul’u nereden aklıma getirdim? toplantı salonundaki konuşma sırasında benim gibi kolunda saati olmayanlar (ya da kolundaki saatine bakmayı akıl etmeyenler) için konmuş ‘timer’ ya da geri sayım aygıtını görünce iki hafta önce lütfü kırdar’daki durum aklıma geldi. konuşmacıların saati izleyebilmelerini sağlama amaçlı bir timer olup olmadığını sorunca, toplantı düzenleyicisi firma yetkilisi hanım, “sormayın,” dedi. “Biz artık timerları kaldırdık; daha doğrusu, konuşmacılarımız saat konmasının, kalan zamanlarını göstermemizin konuşmacının zögürlüğünü kısıtladığını, asabını bozduğunu söyleyip bizi saygısızlıkla suçlayınca vazgeçmek zorunda kaldık.” Zamanın sınırları olduğunun hatırlatılmasına karşı alerjisi olan konuşmacıların daha ziyade iş dünyasının “liderleri”, veya liderlere akıl veren gurular olduğunu öğrendim. tıp kongrelerinde bu açıdan rahatmışlar. zamanın kıymetini bilmek için zamanın sınırlı olduğunu görmek, yaşamak gerekiyor. belki o sınırı görmenin hatırlattığı yaşamın kendisinin sınırlı olduğu gerçeğini görmek timer istemeyen konuşmacılarınasabını bozuyor olabilir.
Anonymous
Terapilerde de durum aynı. Sen konuşurken doktorun tependen saate bakınca terapi bitiyor telaşıyla motor gibi konuşmaya başlıyorsun.
Doktorum bu yüzden telefonuna bakar oldu ben de koşturmadan anlatabilmeye başladım.
melike
İlginç… Ama çok şaşırdığımı da söyleyemem.
AKIL ÇİZGİLERİ’nde “bu bilgiye sahip olan tek canlının insan olduğu düşünülüyor” deseniz de çoğumuz, hiç bitmeyecekmiş gibi yaşamıyor muyuz?