*Bu yazı Aslı Aktan Erciyes, Uzm. Psk. , YDY Klinik. MYY/Güzel Günler Polikliniği tarafından yazılmıştır.
Hayatta yarına hazır olma hali hepimiz için oldukça önem taşımaktadır. Bizler hayatı yaşarken geçmiş, yaşanmakta olan zaman ve gelecekle ilgili sürekli düşünceler halinde oluruz. Kimliğimizin bir parçası geçmişimizdir ve onu sürdürebilmek önemlidir. Bellek literatüründe sıklıkla bahsedilen zihinsel zaman yolculuğu (mental time travel) hayatımızın önemli bir parçasıdır. Zaman zaman geçmişteki nahoş anılar ve tecrübelerin bizi bırakmaması hep bu yolculuğun sonucunda gerçekleşir. Doktora yıllarında bellek ile ilgili öğrendiğim önemli bir husus Pandemi günlerinde zihnimde bir ışık yaktı. Araştırmalar gelecekle ilgili düşünürken beynimizin tıpkı geçmiş olayları hatırlarken girdiği süreçlere girdiğini gösteriyor. Bu da demek ki aslında geleceği düşünmek geçmişi hatırlamaktan çok farklı değil. Aradaki tek önemli fark geleceği daha pozitif hayal etmemiz. Araştırmalar gösteriyor ki insanoğlu her ne yaşarsa yaşasın gelecek ona geçmişten daha parlak, daha umut dolu ve daha mutlu görünüyor. Peki bu Pandemi döneminde bu süreçlere neler oldu? Zihnimiz gelecekle ilgili olumlu düşünebilme egzersizinden mahrum kaldı, zira gelecek daha olumsuz olacak, beklenen en kötü daha olmadı haberleri belleğimizin çalışma düzenini alt üst etti. Buna günlük rutinin değişmesi, günleri birbirinden ayıran unsurların silikleşmesi de eklenince zamanın geçmesini farklı algılar olduk. Zaman bazen hiç geçmek bilmedi, bazen de geçen zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Bir mevsim geçti ama biz içini dolduramadan yaşandığı için aslında zaman durdu. Aynı zamanda sürekli aynı şeyleri yapmaktan zaman geçmedi bir türlü. İşte böyle zamanlarda anne-babalık yapmak gerçekten aileleri çok ama çok zorladı. “Sen iyi ol, çocuğun da iyi olsun” fikrinden hareket edersek hem bizler hem de çocuklarımız iyi olamadık istediğimiz ölçüde. Bu süreçte değişen şartlara adapte olabilme, gelecekle ilgili olumlu düşünceleri sağlam tutabilme en önemli gücümüz oldu. Bütün bu süreç kontrol altına tamamen alınmasa da yapabileceklerimiz olduğunu anlamak da bizleri güçlü kıldı. Bu dönemde çocuklarımızla iletişimde açık, net ve basit olmak en doğrusu. Bu bazen kolay olmayabilir ama hissettiklerimizi çocuklara istemeden de yansıttığımızı, kaygımızı, hüznümüzü ve korkularımızı söylemeye gerek olmadan bulaştırdığımızı unutmamalıyız.