Kaynak: Çocuklu Hayat (sayfa: 139-142)
Dikkatimizi çeken durumlar bir biçimde ilgi duyduğumuz ya da zevk aldığımız cinstendir. İlgi ve zevk uyandıran, zahmetsizce ve zaman kaybetmeden yapılabilen işleri “isteyerek yapıyoruz”. Hatta bu tip işleri bir “fırt çekmek” gibi bazen “istemesek de yapıyoruz”.
Motive olmayı hedefin o anki ilginçliğine sınırladığımızda nelere dikkatimizi verip yapacağımız belli. Genellikle kısa vadede bir rahatlık ya da keyif sağlayacak her şey, motive edicilik kuyruğunda öne geçiyor.
Kuşaklar sonra meyve ya da gölge verecek bir ağaç diken ya da on yıllar sonra gerçekleşecek ve bugün için yalnızca acı ve baskı getiren bir toplumsal değişimi sağlamak adına çaba gösteren insanların motivasyonu nereden güç alır?Ne büyük bir kişisel kazanç ne de hemen elde edilecek bir sonuç… İdealleri için mücadele eden, zorluklara katlanan insanları motive eden nedir?
Bu büyük soruların cevabını arayan sayısız düşünür arasından sıyrılan Psikiyatr Viktor Frankl toplama kampından sağ ve onurlu çıkanların sırrını tatmin değil “anlam arayışı”nda bulur. Yaptıklarımızın başkaları için ve kendi varlığımızın ve bize gözükenin ötesinde bir anlamı olabileceğini düşünen insanlar gelecek tasarımlarıyla şimdinin dışına çıkabilir, şu anın (reel politik gibi) “gereklerini” anlasalar bile gereklerden ibaret olmayan bir yaşamı tercih edebilirler.
Bu soruları aklımıza getiren DEHB’nin mekanizmasına dönük araştırmalarda karar verme anlarında beynimizde ne olduğu değişik deneysel modellerle incelendiğinde olasılıkları, riskleri ya da kazançları gibi hesaplama sistemlerinde aksamalar gözlenebilir. DEHB’si olan bireylerde karar verirken kullanıldığı bilinen bölgelerden biri olan medial prefrontal cortex’te (mPFC) yapısal bir kusur bulunamıyor. Ancak karar anlarında mPFC’nin “hemen yanındaki” uzantı bölgelerine bakıldığında “esas” bölge henüz pek harekete geçmemişken bu pek de uzman olmayan “çırak” ya da uzantı bölgelerin işi ele aldığı anlaşılıyor.
“Çırak” karar bölgeleri hızla, beklemeksizin devreye girip davranışları etkilemeye başladığında ve uzmanlaşmış, ağır ağır çalışmaya başlayan “usta” bölgeleri devre dışı bıraktığında ortaya çıkan “karar”lar genellikle yarım yamalak olmaktalar.
DEHB’lilerin bir sebeple kendileri üzerinde yarattıkları (örneğin, kaygı aracılığıyla) bir tür “zaman baskısı” ustaların yerini çırakların almasını ve hatayı doğuruyor olabilir. DEHB’li bireyler için söylediklerimiz başkaları, toplumun geneli için de geçerli.