Sihirbaz, kimyacı, felsefeci,astrolog. Psikoterapi devrini kaçırmış bir ülkede bu fırsat nasıl yakalanabilir? Karşındakini anlayabilme sanatı ile biyolojik bilimleri doğası gereği en iyi ve en çok birleştiren (birleştirmesi beklenen) psikiyatri eğitimi hakkında 1991’de psikiyatri uzmanlık eğitimimi yeni tamamladığım bir dönemde yazdığım bir yazı, meslekten okurlara ilginç gelebilir. Yazıda Karasu’nun Frost’tan aktardığı gibi, yeni çağın psikiyatrı en azından “sihirbaz, kimyacı, felsefeci, astrolog” olmalı. Yeni çağ geldi geçiyor, ne olabildik acaba? 1990’da yazdığım bir makale. Türkçeleştiremediğim için kusura bakmayın. Bir gün…
http://www.yankiyazgan.com/admin/anmviewer.asp?a=759&z=22
guguk kuşu
kısaca “simyacı” olmak lazım diyelim biz buna:D
meltem kora
Psikiyatri ve psikoterapi demişken Carl Rogers ve Skinner’in müthiş bir tartışmaları var: humanism vs behaviorism. Sene 1956. Yani psikoterapi benimsenmiş ve kabul edilmiş de hangi yöne gidecek diye sıkı bir münazara bile yapılmış. Psikanalizin dışına çoktan çıkmışlar da, bambaşka boyutları bile tartışmışlar. http://psychandsensibility.wordpress.com/2010/11/21/humanism-and-behaviorism
adresinde ilginç bir yazı var bununla ilgili. Bu arada, İngilizce de yazın, lütfen.