Okula Dönüş (3) – Ailelere ve okullara “Uzaktan eğitim” süreciyle baş etmede bazı çözüm önerileri

*Bu yazı Uzm. Psk. Dan. Şükran Başarır tarafından yazılmıştır. 

Alandan Sesler

Okulların çocuk ve gençlerinin sosyal ve duygusal gelişiminin sağlandığı, ruh sağlığının korunduğu duygusal güvenliğinin olduğu yerler olması amaçlı araştırma ve uygulamalarımızı 1990lardan bu yana  yürütmekteyiz. Bu çalışmalardan kişisel ve mesleki olarak çok şey öğrendim. Öğrendiklerim arasında en önemlisi ise, okullardaki paydaşların görüşlerine kulak vermek, kendi doğru bildiklerimizi alandakilerin deneyim süzgecinden geçirmenin gereği oldu.

Kendim ve klinik arkadaşlarımın bulgularını ve çalışmalarını websitemizde ve sosyal medyada yayımlamaktayız.

Yazdıklarımızın yanısıra kamu ve özel okullarda çalışan meslektaşlarımızın görüşleri ve deneyimlerine dayalı yazıların önümüzdeki karmaşık ve çapraşık dönemde yol gösterici olacağını düşünüyorum. Deneyimli psikolojik danışman Şükran Başarır geçtiğimiz okul yılına aynı anda birçok pencereden bakarak yaşadıklarını ve yaşadıklarından çıkardıklarını yazıya döktü. Ben de paylaşmak istedim. Eğitimde özelleşmenin teşvik edilmesi sonucunda eğitimdeki payı artan özel okullarda sürecin nasıl yaşandığında ilişkin fikir vermenin ötesinde, özel kamu bakmaksızın yapılacaklar hakkında düşündüren ve yol gösteren bir yazı olduğunu düşündüm. (8.2020, Yankı Yazgan)

* En baştan kabul edelim, önümüzdeki “Uzaktan eğitim” süreci Mart’tan itibaren ne biliyor olursak olalım, yine hepimiz için bir takım zorluklar getirecek. Öğretmen de olsak ebeveyn de olsak lütfen önce herşeyi tek başımıza halletmemizin imkansız olduğunu kabul edelim ve ulaşabileceğimiz ve kendimize uygun bulduğumuz her tür uzman desteğine açık olalım. Mart-Haziran aylarındaki uzaktan eğitim döneminde Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Tabipleri Birliği, Üniversiteler, Özel Danışmanlık merkezleri, bazı Sivil Toplum Kuruluşları, pek çok psikiyatr ve psikolog resmi ve kişisel sosyal medya hesaplarından çok çeşitli bilgilendirme ve paylaşımlarda bulunmuş, geniş kitlelere ulaşmış ve büyük destek sağlamışlardır. Lütfen bu tür güvenilir hesapları takip edelim ve uzmanların görüş ve önerilerini dikkate alalım.

 

* Pandemi ve uzaktan eğitim döneminin olağanüstü bir hal olduğunu lütfen kabul edelim ve evin okul olmadığını, evdeyken okulda olan herşeyin birebir sağlanamayacağını kabul ederek okullara, öğretmenlere, kendimize ve çocuklarımıza gereğinden fazla yüklenmeyelim. Herkesin zaten çok zorlandığını ve pek çok kişinin çok çaba sarfettiğini hatırlayalım ve bu süreçte herkesin birbirine destek olması ve birbirinin hayatını kolaylaştırması gerektiği prensibini uygulamayı ihmal etmeyelim.

 

* Pandemi dönemi öncesi hayatımızda (okullarda ve iş yerlerimizde) rutin şekilde var olan pek çok şey artık aynen devam edemeyebilir; evden çalışmak ve evden eğitim almak kimse için kolay değil, lütfen öncelikle kendimizden ve çevremizdekilerden beklentilerimizde esneyelim ve olabildiğince gerçekçi hedefler koyalım. Planlama, düzenleme ve önceliklendirme yapmakta zorlanıyorsak  destek almakta gecikmeyelim.

 

* Anne-babalar olarak çocuklarımızın öğretmeni olmadığımızı lütfen tüm süreç boyunca kendimize hep hatırlatalım. Okula giden biz değiliz, ödevler bizim ödevlerimiz değil.  Okullara ve öğretmenlere güvenelim, daha da önemlisi çocuklarımıza güvenelim. Çocuklarımızın tüm okul sorumluluklarına yardım etmek yerine onların kendi öğrenme süreçlerinde bizden bağımsız şekilde daha aktif olmalarını destekleyelim. Onların sorumluluklarını biz almayalım ki çocuklarımız kendi sorumluluklarını alabilsin. Şartlar ne kadar zor olursa olsun, çocukların uyum sağlama becerisinin çok hızlı olduğunu ve büyüme sürecinin zorlanarak gerçekleşeceğini  hep hatırlayalım ve onların kendi sorumluluklarını almalarına daha çok fırsatlar yaratalım.

 

* Pandemi sürecinde hırpalanmamak ve tükenmemek adına, evde herkesin yapabileceği gerçekçi iş bölümleri yapalım, herkesin sorumluluk almasını sağlayalım. İş yükü, sorumluluklar ve destek ihtiyacı konusunda tüm aile bireylerinin birbirleriyle açık iletişim kurabilmesini mutlaka destekleyelim. İş bölümü yaparken cinsiyetçi kalıplara bağlı kalmamaya, tüm aile bireylerinin yaşları ve güçleri el verdiği müddetçe tüm ev işlerine destek olabileceğini unutmayalım.

 

* Evlerde lütfen herkesin kendine özel zamanı ve alanı olması gerektiğini hep hatırlayalım ve büyük olsun küçük olsun herkes birbirinin yalnız kalma ihtiyacına saygı duymayı ihmal etmesin. Bu çok temel psikolojik ihtiyaç özellikle pandemi ve uzaktan eğitim sürecinde herkes için ruh sağlığını korumaya yönelik çok kritik bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkacaktır.

 

* Çocukların eğitimi elbette ki çok önemli, ama lütfen unutmayalım ki fiziksel ve ruh sağlığımız her zaman herşeyden daha öncelikli tutulmalıdır. Çocukların yakın çevrelerindeki yetişkinleri sakin, duyarlı ve destekleyici olarak deneyimlemeye ihtiyaçları olduğunu, gergin ve kaygılı yetişkinlerin ne süreci etkin yönetebileceklerini ne de çocuklarına destek olabileceklerini lütfen unutmayalım. Çocuklarda iz bırakacak olan  bu pandemi döneminde evde ne öğrendikleri, kaç ders yaptıkları, kaç soru çözdükleri değil, bu zor süreçte aile içinde ve eğitime dair nasıl hissettikleri ve hayata ve kriz yönetimine dair neler deneyimledikleri olacaktır. Akademik kayıplar elbette ki bizi kaygılandırabilir, ama evde kaygılı ve gergin bir ortam varken çocukların zaten verimli bir öğrenme ortamında olmayacaklarını da bilelim.

 

* Evdeki herkese uygun olacak bir rutin oluşturmaya çalışalım. Rutin oluştururken herkesin fikrini alalım, herkesin öncelik ve ihtiyaçlarına saygı duyalım. Rutin hepimizin hayatını kolaylaştırır, özellikle de çocukların daha güvende hissetmesini sağlar. Aşağı yukarı aynı saatlerde kalkmaya, aynı saatlerde kahvaltı yapmaya gayret edelim. Çocuklara saat kaçta derslerinin başlayacağını ve ne kadar süreceğini mutlaka önceden söyleyelim. Çocukların ders programı herkesin kolaylıkla göreceği bir yere asılabilir ve gerektiği zamanlarda kontrol edilebilir. Çocukların gerekli tüm materyalleri sabahtan hazırlanabilir. Çocuklara dersleri bittikten sonra da neler yapabileceklerini ya da nelere ne kadar izinleri olduğunu önceden onlarla konuşalım: ödevler bittikten sonra 1 saat TV zamanı ya da 1 saat oyun zamanı  ya da ödevlere geçmeden önce biraz serbest zaman vs. Çocuklar, ödevlerini kendileri yapmaya teşvik edilmeli, gerçekten yardıma ihtiyaç duyduklarında ise anne-babaya gelebileceklerini bilmelidir. Tabii bu noktada, verilen ödevlerin öğretmenler tarafından yaşlara uygun ve yetişkin desteği gerektirmeyecek şekilde planlanmış olması büyük önem taşımaktadır. Çocuk ödevi tek başına yapamıyorsa, okula bu geri bildirimi verebilmeli, ödevi yapma sorumluluğunu kendimiz üstlenmemeliyiz; böyle bir davranış çocuğun gelişimine katkıda bulunmayacak, çocuğa çok yanlış mesajlar verecek, ayrıca da bizlerin gereksiz şekilde yorulmasına ve tükenmesine neden olacaktır.

 

* Anne-babalar olarak evden çalışıyorsak, çalışma düzenimiz ve ihtiyaçlarımızla ilgili  çocuklarımızı bilgilendirmeli , ne zaman ara verebileceğimizi onlara önceden söylemeliyiz. Anne-baba, özellikle de evdeyken çocuk için hep meşgul ve ulaşılamaz olmamalı; ama gerçekten acil bir ihtiyaç oluşmadıkça her daim her şekilde bölünebilir de olmamalıdır. Evden çalışan anne-babalar herşeyi ne kadar kontrol ettiklerini düşünseler de, evdeyken devamlı birşeylerin aksayabileceğini ve bölünebileceklerini baştan kabul etmeli, ve rutinlerde esnekliğe yer açabilmelidir. Belli bir rutin oluşturduğumuzda dahi, bu rutin gerçekten evdeki herkes için iyi yürüyor mu, değişikliğe ihtiyaç var mı şeklinde ara ara herkesin fikri almaya, gerekli değişiklikleri yapmaya, ve “hafta içi-hafta sonu ayrımı” yapmaya mutlaka özen göstermeliyiz. Kimsenin çalışmadığı, tüm ailenin dinlendiği ve birlikte zaman geçirebildiği bir ya da iki günün olması herkese iyi gelecek; her gün ders, her güne yayılmış hiç bitmeyen ödevler, işler ve ev işleri tüm aile için yorucu, hırpalayıcı ve tüketici olacaktır.

 

* Lütfen kaygıyı yaymamaya özen gösterelim, doğruluğu kesin olmayan haber ve paylaşımları dikkate almayalım ve yaymayalım. Herkesin zaten çok zorlandığını, zaten çok kaygılı olduğunu, zaten hayatımızda pek çok şeyin aksadığını hatırlayıp daha fazla birbirimizi aşağı çekecek şeylere değil birbirimize güç verip birbirimizi yukarı çekecek şeylere zaman ayırıp onları paylaşalım.

 

* Bu süreçte duygularımızı ifade etmeye hepimizin her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuzu hep hatırlayalım ve evde yakınlarımızla ve de okulda sorumlu olduğumuz kişilerle neler yaşadıklarına dair gerçekçi konuşmalar yapalım. Kimseye zorlandığı konularda gerçekçi olmayan sözler veya umutlar vermeyelim, bunun yerine zorluklarıyla baş etmesinde kendisine destek olmaya çalışalım ya da onu gerekli yerlere yönlendirelim. Evde olsun okulda olsun, herkesin zor zamanlarda biraz durmaya ve ara vermeye ihtiyacı olabilir, bu tür ihtiyaçlara karşı hassas davranmaya çalışalım.

*Okullar öğretmenlerin mesai saatlerinin korunması konusunda çok daha dikkatli ve özenli olmalı, öğretmenlerin bu süreçte tükenme riski altında olduğunu göz ardı etmemeli, öğretmenlerin kaygı ve ihtiyaçlarını açıkça ve ertelemeden dile getirmelerine fırsatlar yaratmalı ve onlara gerekli destekleri sağlamalıdır. Öğretmenler ancak kendileri güvende hissettiklerinde, zihinleri dingin ve berrak olduğunda, enerjileri güçlü olduğunda öğrencilerine faydalı olabileceklerdir; bu nedenle okullar da öğretmenlerinin neler yaşadığına ve nelere ihtiyaç duyduğuna dair duyarlı olmalıdır.

*Veliler olarak öğretmenlerin de aile hayatları olduğunu ve mesai saatleri dışında ailelerine ve dinlenmeye zaman ayırmaları gerektiğini lütfen unutmayalım; başka hiçbir kişi veya kurumu mesai saatleri dışında arayamıyorsak öğretmenlerimizin de aynı muameleyi hak ettiğini lütfen unutmayalım.  Teknoloji ve özellikle WhatsApp herkeste “İstediğim kişiye ihtiyaç duyduğum anda ulaşabilirim” yanılgısı yaratmış olsa da, bunun gerçekçi bir beklenti olmadığını ve bekleyebilmenin ve kendi meselelerimizi kendimiz halledebilmenin kişisel gelişimin bir parçası olduğunu lütfen hep hatırlayalım.

 

*Okulların uzaktan eğitim sürecinde veli ve öğrenci geribildirimlerine daha  da açık olması büyük önem taşımaktadır. Okul ortamındayken bile çocuklar arasındaki bireysel farklılıkların herkes tarafından kabul görmesi çok kolay olmazken,  farklı ev ve aile ortamları söz konusu olduğunda çocukların uzaktan eğitim performansları arasındaki farklılıklar daha da kritik önemde olacaktır. Okullar bu süreçte çocuklardan ve velilerden beklentilerinde esneklik gösterebilmeli; ödevleri olabildiğince alternatifli verebilmeli, çocuklarla ve velilerle en az bir iki kez sürece dair karşılıklı değerlendirmeler yapabilmelidir.

 

*Öğretmenlerin yüz yüze eğitim sürüyormuşçasına müfredatı aynı şekilde yetiştirme kaygısıyla baş etmesini beklemek gerçekçi bir beklenti olmayacaktır. Eğitim şekli değişiklik gösterdiğine göre müfredat da değişiklik görme ihtiyacı duyacaktır. Müfredatı ev ortamında uygulanabilir, keyif alınabilir, yaşantıya geçirilebilir şekillerde, ve mümkün olduğunca çocukları ekrandan da olsa kaynaştırarak, içerikleri olabildiğince oyunlaştırarak çocukları sürece dahil etmeye çalışılmalıdır. Bu konuda ilerleyebilmek adına okullardaki Eğitim Teknolojileri Birimlerinin desteği ve öğretmen ve öğrencilerin yaratıcılıklarını kullanabilmelerine fırsat vermek her zamankinden daha kritik hale gelmiştir.

 

*Çalışan anne-baba olalım ya da evde olalım, öğretmen ya da idareci olalım, pandemi dönemi ve uzaktan eğitim devam ettiği müddetçe her zamankinden daha fazla tetikte olacağız, evdeki sorumluluklarımız artacak, kaygımız kolay kolay yatışmayacak, ve eskisine göre daha fazla yorulacağız. Bu nedenle, herşeyden önce yetişkinler olarak bizler kendimize çok iyi bakmalı, en temel ihtiyaçlarımızı ertelememeye özen göstermeli, yardım istemekten çekinmemeli, gerekli destekleri almayı ihmal etmemeliyiz. Aksi takdirde, çocuklarımıza da faydamız dokunamayacağı gibi, asıl bu süreçte çocuklarımızın  bizi kendimizi ve hayatımızı nasıl çekip çevirdiğimizi görüyor olmasının onlar için çok büyük bir öğrenme olduğunu göz ardı etmemeliyiz.

 

Güzel Günler Kliniğin 26 Mayıs tarihli Instagram (@guzelgunlerklinik) paylaşımında dediği gibi “Zor durumlarda nasıl kendinizin en iyisi olabilirsiniz?” Bir zorlukla karşılaştığınızda, kısaca durup kendi tepkilerinizi gözlemlemek ve kontrol etmek, zorluğa etkili cevaplar vermeyi ve kendinin en iyisi olmayı mümkün kılar.  Yine zorlu bir sürece giriyoruz; ama durup durup düşünerek, “Elimizde nasıl bilgiler var, bu süreci nasıl daha kolaylaştırabiliriz?” diye sora sora, önce kendimizin en iyisi olmaya, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışalım ve sonra da artık gerisini hayata bırakalım.