(Hürriyet Pazar, Begüm Soydemir “Öfkeli Çocuklar” röportajı için notlar)
Öfkeli davranışları nedeniyle okullardan çıkartılan, ruh sağlığı hizmetleri için yönlendirilen küçük çocukların sayısı artıyor. ABD ve Avrupa’da benzer bir eğilim bildiriliyor.
Ruhsal bozukluk riski.
Küçük yaşlarda başlayıp devam eden öfke ve saldırganlık, daha büyük yaşlardaki DEHB ve davranım ve duygudurum bozuklukları için ciddi bir risk göstergesidir.
Ekran
Çocuk oyuncuların sanal ortamda kendini kaptırarak birbirini kesip doğradığı bilgisayar oyunları, şiddeti gözümüzün içine sokarak ve eksiksiz gösteren şiddet pornografisi örneği sayılırlar. Öfkenin kontroldan çıkmasını kolaylaştırırlar.
Çocuk ekranla ne kadar çok karşı karşıya kalırsa, dürtü kontrolü o ölçüde zayıflar, öfkenin saldırganlığa dönüşmesi kolaylaşır. Sahici insanlarla yeterince uzun sürelerle zaman geçiren çocukların ekran süresinden negatif etkilenmesi daha zor olur.
Öfke bir duygu, saldırganlık ise eylem.
Öfke doğal bir duygudur, ancak öfke duygusunun şiddet ve saldırganlık ile sonuçlanması nelere bağlı? Kendini kontrol becerisi zayıf çocuklar başkalarına acımaya, empatilerini harekete geçirmeye fırsat bulamadan kendilerini başka birisine zarar verirken bulabilirler.
Öfkenin saldırganlığa dönüşmesini ne önler? Nerede duracağını bilmek, kendisini olduğu kadar başkasını düşünmeyi akıl etmek…
Duyguları öğrenmek.
Öfkeyi, kızgınlığı tanımayı öğrenmekle başlayabiliriz. Duygunun yoğunluğunu, az mı çok mu olduğunu anlamak çocuk için zor olabilir. Ufacık bir öfke bile hemen büyür. Öfke ya da kızgınlık duygusunu nasıl adlandıracağını bilemeyen çocuk, davranışlarındaki kontrolü kolayca kaybeder.
Nasıl bir okul ve aile ortamı?
Başkasına zarar vermeyi meşrulaştırıcı, öteki kişinin bir biçimde bunu hak ettiğini ve o kişiye “oh olduğunu” düşündürücü yetişkin tutumları empatiye ve merhamete pek yer bırakmaz.
Çocukların velileri okul ya da hastane bastıklarında, öğretmenleri ve hekimleri tehdit ettiklerinde, çocuklarına pek iyi bir örnek teşkil etmezler.
Saldırganlık,
baskıyla da “olur böyle şeyler” tavrıyla da artar. Öfkeli anne-babalar kadar “canının istediği gibi zarar verebilirsin” diyen müsamahakâr anne-babalar da öfke duygusunun başkasına zarar verici davranışlara dönüşmesini teşvik etmiş olurlar.
Çocukların haksızlığa uğradıkları duygusuna kapıldıkları durumlarda ‘hak arama ve ses çıkartmanın imkansız olması’, çocuk bir süreliğine sinmiş ya da durumu sineye çekmiş bile olsa, haksızlığın doğurduğu öfkenin eninde sonunda patlamasına yol açar. Hakkını arayabilen, itirazını belirtebilen çocukların öfkesi ise, saldırganlıkla sonuçlanmaz.