yeni kitabımı gören gazeteci-televizyoncu okurlarımdan birkaçı programlarda ya da gazetelerinde yer vermeyi isteyince, bu ara medyaya dönüş yaptım:) sanki her hafta akşama, her ay farmaskopa, ve bu arada zaman zaman değişik yayınlara yazıp çizen ben değilim. şımarıklık işte:)
medyatik şımarıklık örneklerinden birisini, business channel’ın seans arası programında kendimden “muzip” diye söz ederek verdim.
belki laf kalabalığında arada kaynamıştır, belki kimse zaten seyretmemiştir diyerek avunsam da, söyledim. benzeri durum formsante dergisinde geçen ay yayınlanan bir röportajda kendimi “huysuz ama iyi kalpli” gibi bir biçimde tanımladığımda olmuştu. kendim bile “excuse me?” demekten kendimi alamadım. işin garibi, gazeteci arkadaşımın ısrarı sonucu araya sıkışan bu röportaj sabahın 8inde oldugundan, ve ben hastaneye yetişme telaşıyla ne dediğimi pek bilemediğimden, hatamdan öğrenemeden bir hata daha yaptım.
hoş, böyle saçmalamasam da, dudak büken büker herhalde. aman kimse kızmasın diye düşünerek hareket etsem, ilkokul 2 terk bir adam da olabilirdim, o kafayla.
ss
Ben ne konuk olduğunuz programı izledim, ne de verdiğiniz röportajı okudum. Bahsettiğiniz “muzip” ve “huysuz ama iyi kalpli” sözcüklerinde, hata değil, bir “insan” görüyorum. Bunları içinize alıp, burada açıklama gereği hissetmezdiniz aksi takdirde…