konuşmalar öncesinde genellikle iki, pardon üç, istek olur. sunum özeti, sunum metni ve cv.
son zamanlarda fotoğraf da isteniyor, dinleme değil de seyretme ağır basıyor demek ki…
konuşmalar kesinleşmeden önce de konuşulan 3-5 ana konu var; başlık, zaman, saat ve konuşmanın düzenleyicisi bir ticari kuruluş ise, konuşmacılık ücreti. neden hep bir pazarlık gayreti olur, anlamak zor; örneğin geçenlerde bir turizm şirketi ücretiniz bize çok geldi, dedi, indirim yapabilir misiniz? işin garibi, aynı şirketin bir otelinde yıllar önce kaldığımda, o zamana göre yüksek sayılan bir ücret vermemize karşın, bize çok geldi, indirim yapar mısınız, demek aklıma gelmemişti. ticari kafa başka bir şey…
doktor ücreti konusunda benzer bir isteği, hatta şikayetlenmeyi anlamak mümkün (ki orada eger mesele ciddi bir hastalık ya da benim özellikle anladığım düşünülen bir konu ise, bir sürü seçenek üretebilirim zaten ve doğrusu); ama bir şirketin sadece her şeyi daha da ucuza mal etme, “cost cutting” stratejisine beni malzeme etmesini kabullenemem ( o zaman otururum oturduğum yerde:))
nevin
sakın ola ki oturmayın yerinizde. bundan bir kaç yıl önce İş’te psikoloji konferansında sizi dinleme fırsatı bulmuştum. psikolojiye meraklı ama ne yazık ki eğitimini o yönde yürütümemiş biri olarak hayatımda izlediğim en iyi konuşmacılardan biriydiniz. bir an bile ayırmadım gözümü, kulağımı, beynimi sizden.
sakın ola ki meydanı başkalarına bırakmayın…
SS
bence de oturmayın! “cost cutting” stratejisine sizi malzeme edenleri değil, bizleri cezalandırmış olacaksınız…
Yobasis
zaten oturmanız mümkün değil. sizi kabuğunuza çekilmeye zorlayan şey kapitalizm olamaz. sadece muhazakar bir düşünce sizi dizginleyebilir.