Konferans

son iki günde 2 ayrı kentte 3 konferansa katılıp, eve dönünce uçaktaki düşük basınçlı oksijenin zihin yavaşlatıcı etkilerini sonuna kadar hissettim. bu ay ve gelecek ay böyle geçeceğe benziyor. her konferanstan ya da seminerden çıkışta “tamam, bu sefer hemen bir tweet yazıvereyim şuradaki izlenimlerimi anlatan” ya da “facebook’a bir not düşeyim” desem de, hiç birini yapamadım. iki hafta önce ted ankara kolejindeki günboyu konferansta bugünkü izlenimlerimi mutlaka yazmalıyım, diye düşünmüştüm. olmadı.
tarım işçilerinin çocukları hk çalışmayı yorumladığım konuşmayı da ankara’da yaptım. olağan dışı koşullarda hayatlarını sürdüren, daha doğrusu hayatta kalan bir grup çocuk ve ailesinin hem bu zorluklara nasıl dayandığını, hem de insanların genel olarak zorluklara nasıl dayandıklarını ve çocukluktaki kırılma noktalarını ele aldığım konferanstan sonraki yolculuk her zamanki gibi ilginçti. istanbul’a dönüşte yolda yanıma oturan bir kişi, laptopumu değiştirmeye beni ikna etti. hızlı seyahat olanaklarının zaten odaklanma zorluğu çeken bir çok kişiyi nasıl etkilediğini şu son üç cümle göstermiyor mu? daldan dala, tek kelime ile…. daha anlamlı paragraflarda görüşmek üzere.