Kolay Başarıya Ulaşmış Kalburüstü Aile Çocuğu

Doğan Cüceloğlu’nun babamın (ve annemin) hayatlarından yola çıkarak hakkında yazdığı kitap ve konu hakkında epey bir bilgiyi site’me yüklemiştim.
http://www.yankiyazgan.com/admin/anmviewer.asp?a=616&z=14

Aşağıdaki notu Doğan Cüceloğlu’nun sitesine kitap hakkında görüşünü yazan bir okuru düşmüş:
“….Yine bu kitap sayesinde Yankı Yazgan hakkında edinmiş olduğum bir ön yargıdan kurtuldum.Gerek medya gerekse tv’lerden edindiğim izlenimler ile Yankı Yazgan’ı kalburüstü bir ailenin okumuş ve kolay başarıya ulaşmış bir bireyi olarak yine ailesinin sayesinde medyatik olan bir oğlu olarak kafama yazmıştım. Oysaki görüntüye bakarak ön yargıda bulunmamak gerekirmiş…”

Babama “bak sayende imajım düzeldi” diyerek bu notu aktardığımda; önce tam anlamadı, nereye kim yazmış filan açıkladıktan sonra; babam “Tıp fakültesini bitirip ve 2 uzmanlık eğitimini tamamlamanın nesi kolay başarı oluyor?” diye homurdandı. Bu konuyu açmışken, babamın cesaret verici sözlerini biraz daha duyarım umuduyla, “bu kişi en azından bir önyargı ile hareket ettiğini düşünüp, özeleştiri yapıyor” dedim.
B: “Başkaları ne diyormuş ki?”
Y: “söylediklerimi saçını şöyle bir sallayarak konuşuyor filan diye eleştiren, ciddiye alınacak bir kadın köşe yazarı vardı mesela”
B: saçların o kadar uzun muydu?
Y: o sıra öyleydi, de, ben salladığımın vs farkında mıyım, mimik gibi bir şey… ama, asıl olan, “yankıyazganlamak” diye bir terim uydurduydu birkaç yazıda.
B: Ne, ne?
Y: …bir uzmanlığa, bilgi birikimine sahip olmadığı halde, allanıp pullanarak öyleymiş gibi davranmak” gibi bir anlamda.
B: “sence haklı mı?”
Y: “vallahi, ben kendi çalışmalarımı yetersiz buluyorum; özellikle bilim alanında çok daha fazla şey yapabilirdim, ama beceremedim, iradem yetmedi vs”
B: “bunu sen söylüyorsun, ama yazar bunu nereden biliyormuş ki ?ve sen bunu niye takıyorsun ki?”
Y: insanların hakkımda böyle düşünmesini istemem.
B: böyle misin?
Y: onun kastettiği gibi değilim.
B: bunu değerlendirebilecek bir insan mı?

neredeyse 40 yıl öncesinde babamla çok sık yaptığım diyaloglara benzeyen bu konuşma tarzında bir diyalogu uzun süredir yapmamıştım. çok özlemişim. şimdi oğlum benim bu konuşmaları babamla en çok yaptığımız yaşımda; onu ve dedesini beraber gösteren bir resmi koymak en iyisi bu yazının “görsel”i olarak.
DC’nun okuruna, ve bir ara kafayı kısaca bana da takmış agresif köşe yazarına, teşekkür etmeliyim.

5 comments

  1. Anonymous

    başarıya ulaşmış -adam olmuş- ve halen olduğu gibi kalan bir insan olmanız bu memleket insaı için kolay anlaşılır bir mesele olmasa gerek..üstelek duygulu/duyarlı olmayı da hh3alen kaybetmemişsiniz.basında kalitenin olmadığı şu yıllarda (daha da uzun süreceğe benzer bu durum) basının gereken saygıyı taşımaya hazır olmadığını düşünmekteyim..
    yıllar evvel bilim teknikteki bir yazınız derinden etkilemişti beni,çünki psikoloji konusunda ülkemiz insanından okuduğum en derin yazıydı,umutlanmıştım; bu yazıyı yazabilen varsa gelişme olacatır diye…bir de çizgi vardı köşede,baba ve çocuk üzerine idi yazı…ne yüzünüzü ,ne sizi hiç bir yerde görmemiştim ama hafızama kaydetmiştim…çooook sonra gördüm..yazınızdan sizi çok yaşlı biri sanmıştım..
    saldırganlık,insana deği de insansılara has bir özellik daha çok..yıllardır çalışma hayatımda üstün bilişsel özelliklere sahip çocukların hep nazik olduğuna şahit oldum, bu konuda yapılmış bir araştırma var mı bilmiyorum ama nitelikli bilişsel donanıma sahip beyinler duygularını ve akıllarını birlikte işe koşabiliyorlar ve saldırganlık göstermiyorlar. (ek bir sıkıntı durumları yok ise,klinik anlamda)

  2. Yazınızı okuyunca, “okurun da cahili varmış” dedim kendi kendime. Hepimizin önyargıları vardır ve okuyarak, bilgilenerek ve empati kurarak bu önyargılardan uzaklaşmaya çalışırız, ancak hem okur olup da hem de böylesine keskin önyargıya sahip olmak hem de “cahil cesaretiyle” bunu itiraf etmek epey ilginç bir durum.

    Bu arada Doğan Cüceloğlu’nun anne ve babanızı konu alan “Onlar Benim Kahramanım” kitabını okudum, kitaba bloğumda yer verdim. Böyle bir anne ve babanız olduğu için şanslısınız.

    http://dilekeker.blogspot.com/2009/12/onlar-benim-de-kahramanlarm.html

    Dilek Eker

  3. Çok komik, siz ailenize sırtınızı yaslayarak, onların olanaklarına güvenerek fazla puan ve başarı gerektirmeyen, fazla zeka kullanımı da gerektirmeyen okullarda mı okudunuz ki? Hayır! Doktor olabilmek için dirsek çürttünüz, 12 yıl tıp, uzmanlık eğitimi gördünüz!
    Nasıl bu kadar kolay yargısız infaz yapılır, anlamadan, bilmeden tanımadan yorum yapılabilir bilmem!
    En azından üniversite mezunu olabilmek için çabalayanlara da saygı duyuyorum. Onların öykülerini bilmeden yargısız infaz yapamayız! Belki de o insanlar da bir yandan okumak bir yandan da çalışmask zorunda kalmış, koşullara zorlukla adapte olabilmiş olabilirler!
    Yaşadıklarından kolayca etkilenip dağılabilir, çalışamayabilirler! Öyle değil mi? Çeşit çeşit insan çeşit çeşit te öykü var!
    Aslında anlamaya çalışmak, saygı duymak işin en kolay ve en ekonomik yönü! Kafanı gereksiz düşüncelerle doldurmaz kendi işine bakarsın!
    Nazar etme ne olur çalış asenin de olur diye bir söz vardı, reklam sloganı idi! Doğruluk payı hiç mi yok?
    Çocuklara yönelik kitabınızı karikatürlerle derleyecektiniz! Kitap basıldı mı? İnkılap Kitapevi’nde de D&R’de de göremedim! Beni bu konuda bilgilendirebilir misiniz?
    Sonsuz saygılarımla!

  4. Burçay

    Değerli Hocam,
    Doğan Bey’e takılıyorum , benim kahramanlarımı çaldınız ama iyi ki de çaldınız diye. İyi ki varlar ve onlar vasıtası ile iyi ki sizde varsınız.Gültekin Amca pek çok kişi için gerçek bir rol model.Geçte olsa onunla tanıştığım için çoook ama çok şanslıyım.
    Burçay