Bugün tasarımını yaptığım ve hazırlanmasına katkıda bulunduğum yıpranmadan yıpratmadan yönetmek adında bir stres yönetimi eğitim programının uygulama toplantısını ziyaret ettim. Toplantıya katılanlara “Kalp Çarpar…” kitabım hediye edilmişti.
Katılımcılar (kitap hk) değişik görüşlerini aktardılar. Katılımcı Ahmet Bey (kimliğini açıkça yazıp yazmamı istemediğini birden hatırlayamadım) kitabımı zaten birkaç gün önce satın almış. İlgiyle okuduğunu söyledikten sonra, şakayla karışık (benim ciddiye aldığım) bir eleştirisini incelikle ekledi: “Kitabı yatmadan önce okuyordum; ara verdiğimde başucuma bıraktım. Birden, yüzünüzün yatak odamızın ortasında olması irkiltti. Bu adamın suratının odamızda ne işi var diye düşündüm.”
Kitap kapağında resmimin olması hakkında bu blogdaki bir başka notta görüşlerimi yazmıştım. Yayıncımın tavsiyesine kulak vermem gerektiğini düşünerek (yani, işin uzmanlarının görüşünü dinleyerek) resmimin kapakta olmasına rıza gösterdim; memnun olmasam da, sorumluluk bende…
Ahmet Bey’in söylediği ve aklıma düşürdüğü bir başka husus, beni iyice huzursuz etti: “Sizi 1995’te Roche’un tıp alanında verdiği ödülü psikiyatri alanından almış tek kişi olarak tanıdık. Popüler bir kişisiniz, ama bu kapak acaba biraz popülist olmadı mı?” Roche ödülü nedir, o da bir başka blogda.
Galiba öyle oldu; bağışlanmayı umuyorum. Niyetim saf:)