İki dillilik, değişen dünyanın bize getirdiği vazgeçilmez bir olgu. Geçmişte ikinci dildeki yetinin (dinleme, konuşma, okuma ve anlama alanlarının hepsinde) anadil becerisiyle eşdeğer olduğu kişilere “iki dilli” denilirken (Bloomfield, 1933), günümüzde her iki dilde belli düzeyde bir yetkinliğin o kişiyi “iki dilli” olarak değerlendirmeye yeterli olduğu düşünülmektedir (Bialystok, 2001).
İki Dilliliğin Türleri
Bazen iki dillilik bireyin hayatına kaçınılmaz olarak girer, örneğin anne ve babanın farklı anadilleri olması, farklı bir ülkede yaşama zorunluluğu veya yüksek sosyo-ekonomik kesimde tercihe bağlı daha prestijli olan dili de anadilin yanında öğrenmekle ortaya çıkabilir. Birden çok dil farklı aşamalarda edinilebilir, aynı anda edinildiğinde kişi “eş zamanlı iki dilli” (simultaneous bilingual) olarak kabul edilirken, farklı zamanlarda edinildiğinde “arda arda iki dilli” (sequential bilingual) olarak adlandırılır (Pearson, 2009). Genel olarak aynı anda edinilen iki dil zihne ek yük getirmeksizin ortaya çıkar, ancak zihindeki kelime sözlüğü (lexicon) ve dil yapısı (grammar) tek dilliye göre daha karmaşık bir şekilde oluştuğundan konuşma gecikebilmektedir ama yazının ilerleyen bölümlerinde detaylı olarak anlatılacak iki dilliliğin avantajları göz önüne alındığında bu göz ardı edilebilecek bir durumdur.
İki Dillilik Sürecini Etkileyen Unsurlar
İkinci dilin edinimde birkaç önemli unsur süreci etkiler. Bunlardan ilki “ikinci dile başlama yaşı” dır (Age-of-Onset), bir diğeri de maruz kalma süresi ve yoğunluğudur (exposure duration and quality). İkinci dile başlama yaşı ortalama olarak 9 yaşın altında olduğu zaman farklı unsurlara bağlı olarak (kimden öğrenildiği, ne şekilde öğrenildiği, motivasyon vb.) ana dile benzer kazanım mümkün olabilmektedir (Pearson, 2009). Bir yaşın altında öğrenildiğinde ise beyin gelişimi iki dili barındıracak şekilde geliştiğinden kişinin avantajları yaşaması çok daha olasıdır (Kuhl, 2009). Maruz kalma süresi öğrenilen tüm diğer beceriler gibi sonucu etkilemektedir ancak süre kadar öğrenme sürecinin kalitesi de etkili olmaktadır. Dili anadili o dil olan bir kişiden öğrenmenin pozitif etkileri olduğu gibi (telaffuz, dile hakimiyet, dil zenginliği vb.) bazı dezavantajları da mevcuttur (ikinci dili öğrenmenin zorluğunu ilk elden bilememe gibi). Buna karşılık ikinci dilde eğitimi veren kişinin anadili öğrettiği dil değilse o dilde yetkinliği sınırlı olacağından gelişim hızı ve kompleksitesi de sınırlı kalır.
İki Dilliliğin Dil Dışındaki Avantajları
Gerçek şu ki değişen dünya koşullarından birden fazla dili konuşabilmek pratik anlamda oldukça fayda sağlamaktadır. İki dillilik kişiye hayatta kazandırdıkları açısından son derece değerli. Yapılan araştırmalarda iki dilli kişilerin tek dillilere kıyasla özellikle yönetici işlevlerde (bir sonraki paragrafta detaylıca açıklanacak) daha fazla ketleme kontrolüne sahip olduğunu (Bialystok & Viswanathan, 2009; Bialystok, 2009), daha fazla bilişsel esnekliğe sahip olduğu (Bialystok & Martin, 2004), yaşlılıkla gelen bilişsel süreçlerin yavaşlaması ve demansa daha dirençli oldukları (Bialystok, Craik, Klein & Viswanathan, 2004), üst dil becerilerinde daha yetkin oldukları, farklı ve özgün düşünmede daha becerikli oldukları bulunmuştur.
Bu noktada yönetici işlevlerin ne olduğunu açıklamak yerinde olacaktır. Beynimizi kusursuz işleyen bir mekanizma olarak düşünecek olursak yönetici işlevler bu mekanizmanın doğru çalışmasını sağlayan santral bir sistemdir, adeta bir orkestra şefi gibi neyi ne zaman nasıl yapmamızı öngören bir oluşumdur. Bu sistemi dilden bağımsız tutmak hemen her işlev gibi neredeyse imkansızdır. Yapılan araştırmalarda iki dilli kişilerin “kendini tutabilme becerisi” veya “kendini frenleme” anlamına da gelen “ketleme” (inhibition) becerisinde tek dillilere nazaran daha iyi performans gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Ketleme kontrolü, örneğin çocuklarda bir yiyeceği yemeden veya bir oyuncağı almadan önce bekleyebilme, başka bir deyişle aslında içinden gelen dürtüsel isteklere karşı koyup beklendiği gibi davranabilme becerisidir (Kochanska ve ark., 2000). Bilişsel esneklik ise kişinin bir bilişsel süreç yürütürken, örneğin sayıları çifter çifter sayma, başka bir sürece geçiş yapıp devam edebilmesini, kural değiştikçe değişikliğe adapte olabilmesini sağlamaktadır (Diamond, 2013). Bu bilişsel esneklik zihni sürekli formda tuttuğundan yaşlılıkla gelen yavaşlama, demans vs. daha az hissedilmektedir.
Üst dil becerileri alanında ise, kişi aynı kavrama denk gelen farklı ifadeler öğrendiğinden (elma / apple = kırmızı meyve), diller üstü düşünebilmektedir. Başka bir deyişle kelime anlamını, kelimenin kendisinden bağımsız tutabilmektedir ve bu da bilişsel açıdan başka bir esneklik kazandırmaktadır.
Nasıl ?
İleriye sürülen bir teoriye göre iki dilli kişilerin zihinlerinde, hakim oldukları bu iki dilin tüm zamanlarda aktif olduğunu, hangi dili kullanıyorlarsa o dili dile getirip diğer dili bastırdıklarını ileri sürmektedir. Bundan yola çıkarak tüm zamanlarda baskılama alıştırması yapan kişinin bu avantajı dil dışı alanlarda da yaşadığı savunulmaktadır. Öyle ki yapılan bazı çalışmalardan hareketle ilerleyen yaşlarda bu avantajın demansın (bunama) bile önleyicisi olabileceği düşünülmektedir.
Her İki Dilli Bu Avantajları Yaşayabilir mi?
Yazının başında sözü geçen iki dillilere (aynı anda – ard arda) ek olarak sosyo-ekonomik düzeyden hareket eden bir alt ayrım daha vardır. Elit iki dilliler sosyo-ekonomik düzeyi yüksek kesim için kullanılırken, azınlık iki dilliler daha çok dezavantajlı gruplar için kullanılmaktadır. Buna göre elit iki dillilerde anadilin yıpranması veya zarar görmesi görülmezken, azınlıklarda anadil daha az prestijli ve daha az tercih edildiği için iki dilliliğin avantajlarını yaşamak zorlaşmaktadır. Cummins (1976) in ileri sürdüğü “Eşik Hipotezi” (Threshold Hypothesis) ne göre iki dilde de belli yetkinliğe sahip olununca bu avantajlar daha sık görülmektedir. Pek çok araştırma özellikle azınlıklar açısından anadili desteklemenin ikinci dilin edinimini ve kazanılabileceklerini olumlu yönde etkilediğini bulmaktadır.
Sonuç olarak anadile ek olarak ikinci dili küçük yaşlardan itibaren öğrenmenin sayısız faydaları vardır ancak ikinci dil birinci dil pahasına değil, onu da destekleyecek şekilde öğrenilmeli-öğretilmelidir.