Savaş, kaçırılma, doğal veya ‘yapay’ afet gibi felaketler sonucunda cesetlerine ulaşılamayan veya kimliği saptanamayan bireyler “ölümleri kesinleşmemiş insanlar” olarak tanımlanır. Belirsizliğin hükmettiği bu durumlar insanlarda karışıklık ve ümitsizlik duygularına yol açabilir.
Soma’daki maden faciasında bu yazının yazıldığı anda hayatta olup olmadıkları belli olmayan ancak umudun azaldığı belirtilen çok sayıda insan var. Ölümün (ya da hayatta kalmış olmanın) kesinleşmediği durumlarda hem aile üyelerine, hem de onlara psikososyal destek verenlere şu aşamada yararlı olabilecek bazı bilgileri değişik kaynaklardan toparladık. Bu notu hazırlamama yardım eden Psk. Sedef Özoğuz’a teşekkür ederim.
Çocuklar hayatta olup olmadıkları veya ölümleri kesinleşmemiş yakınlarının etkilenmiş olduğu felaketlerde nasıl tepki verirler?
Bu durumlarda ölüm belirsizliğinin günlük aktivitelerin tamamlanmasını engelleyici rolünden dolayı çocuklardaki travmatik tepkiler ölüm sonrasındaki hayata tekrar uyum sürecini bozabilir.
Ölüm sonrasındaki hayata tekrar uyum süreci birkaç aşamayı içerir:
– Ölümün gerçekliğini ve kalıcılığını kabullenmek
– Hayatındaki değişikliklere ve ölüm sonucunda oluşan kimliğe alışmak
– Ölen kişiyle olan bağın anma ve hatırlama gibi aktivitelerle devamını sağlamak
– Ölen bireyin neden öldüğünü düşünerek ölümü anlamlandırmak
Kendine yakın bir bireyin “kayıp, nerede olduğu, hayatta olup olmadığı belirsiz” durumunda olması çocukların travmatik yas içine girme riskini arttırabilir. Travmatik yas çocuklarda Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na benzer belirtiler yaratabilir.
Travmatik yas’ın oluşturduğu belirtileri bilmek müdahale gereğini saptamamıza yardımcı olur:
– Düşünsel tepkiler: Kayıp kişiyi sürekli düşünme, kâbus görme, kayıp kişinin nasıl öldüğünü düşünme, ölmeden önce nasıl acı çektiğini hayal etme, kayıp kişinin kurtulduğu senaryolar kurgulama.
– Kaçınma: Kayıp kişiyi hatırlatan yerlerden, insanlardan hatta duygulardan uzaklaşma, bireyin fotoğraflarını kaldırma, birey hakkında konuşmaktan kaçınma, bireyle daha önceden yapılan etkinlikleri bırakma ya da genel olarak hissizleşme.
– Fizyolojik tepkiler: Tedirginlik, gerginlik, sinirlilik, uykusuzluk ve yeni korkuların belirmesi.
Travmatik yas geçiren çocuklar okulda konsantre olmakta zorlanabilir; ailesinden ve arkadaşlarından uzaklaşıp kopabilir.
Ölümlerin kesinleşmemiş olduğu felaketlerde çocuğun bununla başa çıkabilmesi için nasıl yardımcı olabiliriz? Kayıpları olan ailelere dönük öneriler
Ölüm kesinleşse bile çocuklar ölen bireyin geri geleceğini umutla bekleyebilirler. Cenaze bir anlamda ölümün kesinleştiricisi olan bir törendir. Cenazenin olmadığı, ölü bedenin teslim alınamadığı durumlarda, ölümü kabul etmek geride kalanlarda suçluluk ve sadakatsizlik hisleri yaratabilir.
Olay hakkında farklı aile bireyleri olayı çok farklı yorumlayıp değerlendirebilirler. Bazıları cenazesi olmayan kişinin bir biçimde kurtulmuş olabileceğini düşünerek olaya daha umutlu yaklaşırken diğerleri o kişinin öldüğünü hemen kabul edip cesedin bulunamamış olmasıyla ilgili karmaşık duygular yaşayabilir.
Çocuğun bu karmaşık duygularla başa çıkabilmesine yardım etmek için neler yapılabilir?
– Çocuğun duygularını önemseyiniz. Hisler söz konusu olduğunda doğru veya yanlış yoktur. Hisler zamanla değişebilir. Çocukla birlikte duygularınızı ifade ederek, paylaşarak bu duygularla nasıl başa çıkılacağı konusunda yol göstermek yardımcı olur.
– Kaybettiğiniz yakınınızı hatırlatacak anı eşyalarını göz önünde tutun. Kayıp, ‘cenazesiz’ kişinin fotoğraflarının veya eşyalarının kaldırılması, hatıraların silinmesi veya acının dindirilmesi için yardımcı bir yol değildir. Birey hakkında olumlu hatıraların paylaşımı daha iyi bir yöntemdir.
– Hayatınızda bir değişiklik yapmadan önce çocuğun duygularını göz önünde bulundurunuz. Örneğin, bazı çocuklar ölmüş olan kişinin eşyalarının yerinde durmasına veya kıyafetlerinin dolapta asılı olmasına üzülürken diğer çocuklar bu hatırlatıcı unsurları rahatlatıcı bulabilirler.
– Günlük hayatta ve ilişkilerde devamlılık sağlayınız. Durumun belirsizliği çocuklarda güvensizlik duygusu yaratabilir. Bu noktada gündelik akışın ve düzenin sağlanması, normal hayatta yapılan aktivitelerin devamı (okula gitmek, evin temizlenmesi, sofranın kurulması gibi) çocukların daha kontrollü bir ortamda kendilerini daha iyi hissetmesine yardımcı olur.
– Acil durum planı. Çocuğun güvenlik duygusunu arttırmak için yaşına uygun bir ‘acil durum’ planı yapabilirsiniz. Bir acil durumda ulaşabileceği akraba ve komşuların telefon numaralarının olduğu bir liste, kapısını çalabileceği bir adres bile güven duygusu verir.
– Çocuğu ölümlerle ilgili medyada yayınlanan haberlerden uzak tutun. Diğer yetişkinlerle konuşurken ne söylediğinizi tartarak konuşun. Çocuklar bu tür üzücü olaylar sırasında etraflarındaki konuşmalara daha çok dikkat ederler. Konuşulanların çocuklar tarafından yanlış anlaşılması onların gereksiz yere korkmasına neden olabilir.
– Yaşanan durumu çocuğunuzla açık ve yaşına uygun bir biçimde konuşunuz. Küçük çocuklar bir yakınlarının ölmesi ancak cenazesinin olmaması gibi durumu algılamakta zorluk çekebilirler. Daha büyük çocuklar olayın belirsizliğiyle başa çıkma konusunda yardıma ihtiyaç duyabilirler. Ergenler ise kesin cevaplar alamadıkları için etrafındakilere öfkelenebilirler.
– Kendinize dikkat edin, acınızı yaşamak için kendinize fırsat verin. Durumun gerginliği çocuklarla sınırlı değil; kendi yasınızla başa çıkabilmeniz çocuğunuza destek olmak açısından sizin gücünüzü arttıracaktır.