Erkek ile erkek adam arasında bir fark olduğunu hatırlatarak başlayayım. Erkek adam, ağlamaz malûm… Peki ama, güler mi? Güler gülmesine de, ne kadar güler? Elinize bir cetvel ya da mezura alın. Erkek adamın güler pozda bir resmini bulun. Gülümsemesinin ya da sırıtışının en’ini, genişliğini ölçün. Bilinen o ki, insan ağzını ne kadar yayarak, kulaklarına yaklaştırarak gülüyorsa, kandaki erkeklik hormonu testosteron düzeyi de o kadar düşüktür. Testosteronu yükseldikçe, erkek adamlık arttıkça, gülüş giderek daralıyor ve hatta, yok oluyor. Sonuç: Erkek adam, gülümsemez. Belki, kahkaha atabilir. Ağzını büzmek koşuluyla.
“Erkek adam ne yapmaz ?” konusu bir dizi yazı olabilir. Bilimsel araştırmalara göz attığımızda gördüğümüz bir şey daha var: Erkek adam yol sormaz. Her yolu bildiği için değil, sorduğu adamın da yolu bileceğine inanmadığı için. Erkek adam, yol sormadan yol bulmakta fena değildir ve sormadan da, durumu idare eder (bkz. kriz öncesi hükümetler) Ta ki, hangi yöne gideceğine karar vermesi zorunlu olana kadar. O zaman, güler ağlanacak haline.
nicomedian
Çok hoş bir yazı olmuş. Okurken ben çok eğlendim. Acaba “erkek adam”lar okurken benim kadar eğlendiler mi? Şüphedeyim…