Haftasonu 12 saat uyuyabilmek dünyadaki en güzel şeymiş gibiydi. Bursa’da iki konuşma arasında bir geceleme yapınca, “boşluk” terapisi gibi oldu. Pazar günü bir öğretmen çiftin (okulun adı soyadlarından geliyor) kurduğu ve sonradan ayrıca öğretmenlik okumuş oğulları Cem’in yönettiği Çakır okulunda davetli konuşmacıydım. Çocuk sahibi olma, büyümek, sorumluluk kavramları üzerinden her yaştan çocukların annebabalarına dönük bir konuşma yaptım. aynı okulda 3-4 yıl önce yaptığım konuşma henüz belleğimden silinmemişti. o iyi oldu. bir sürü de insan vardı. ilgiyle, sahici bir ilgiyle dinlemeleriyle ben de coştum galiba. biraz uzattım. zahmet ve sıkıntı çekmeye düzdüğüm övgüler ile dinleyicilere zahmet verdim. zahmete de değdi.
ertesi gün uludağ üniversitesinde rektörlükte yaptığım konuşmada ise basiret nasıl bağlanır die bir ad taktığım konuşmam var, onu yaptım. nasıl saçmalarız, ya da nasıl göz göre göre hata yaparız da diyebiliriz… toplantıdan sonra suna taneli hoca üşenmeyip beni mudanya’ya kadar götürdü, yağmur, çay, biraz tatlı bir şeyler, güzel izler ile ayrıldım.
anlatma ile yazma dili arasındaki farkları ortadan kaldırabilecek bir sistem olsa, şu anda blogdaki konuşur gibi yazma anlaşılırlığı zorlaştırıyor. oysa,
Anonymous
biz de hem okulda hem üniversitede sizi izlemekten çok mutlu olduk..
geldiğiniz için teşekkürler..
fatoş atasoy
Anonymous
sizi hem okulda hem üniversitede dinlemek çok güzeldi, geldiğiniz için teşekkürler.
fatoş atasoy