(bursa’da dağıtılan bir iş dergisi için sorular ce cevaplarımdan; soruları yönelten berrak coşkun) soru: 1- Çocuktuk… Kısacık boyumuzla mutfaktaki masaya erişme yeteneğinden bile yoksunduk ama döndürebiliyorduk dünyayı parmağımızın ucunda. Karanlığa gizlenmiş gölgelerle savaşırken, hep iyi kalpli kahraman şövalyenin kazanacağını biliyorduk. Büyüdük sonra. Kırmaya, kırılmaya, aldatmaya, aldanmaya, en kötüsü umursamamaya alıştık. Büyüdük ve yitirdik mutluluğu. Mutlu olamadığımız gibi mutlu da edemiyoruz artık. Yetişkinlerin dünyasında kaybettiğimiz şey ne? Sizce nerede kaçırıyoruz ipin ucunu?
cevabım: Çocukluğu mutlu bir dönem olarak görmek biz büyüklerin bir özelliği. Çocuklara, gençlere sorduğunuzda hiç mutlu tanımlamıyorlar kendilerini. “Mecburiyetler içinde” büyüyen, “her istediklerini yapamayan”, dört gözle büyümeyi bekleyen çocuklar, biz böyle dedikçe gülüyorlar. Bence geçmişi hep iyi yanlarıyla hatırlama eğilimimiz sebebiyle böyle düşünüyoruz. Nerede o eski bayramlar gibi…bugünden odağımızı uzaklaştırmak, en azından bir zamanlar mutlu olmuş olduğumuza inanarak avunuyoruz. Mutluluk yaşanmaz, hatırlanır. Geçmişte kalan, geri gelmeyecek olan güzel hatırlanıyor.
(kalan soru ve yanıtları www.yankiyazgan.com a koymak daha uygun olblr)
Emine B.
Böyle yersiz derecede romantik ve abes bir soruya verilebilecek en analitik ve kibar cevap olmuş, sabrınıza hayran kaldım.