Bilim dünyasında ortaya atılan görüşleri ve elde edilen bulguları yakından izlediğinizde, başınız dönebilir. Hele birbiriyle çelişen sonuçları içeren, ya da uygulamaya geçmesi için aslında bir on yıl daha gerektiği halde, sizin derdinize bugün çare olacakmış hissini veren yayınlar, bilimi okumayı da ayrı bir iş haline getirir. Bir çok bilgiyi hızla size ileten internet ortamı, bilimsel bilginin aktarılmasına uygun bir hızlı zemin oluşturuyor. TV veya gazete ortamları da bilginin yaygınlaşmasını sağlayan başka kanallar. Özellikle basın yayın alanında çalışanların, bulguları okurken düşebildikleri yanlışların hayal kırıklığı yaratma olasılığı çok yüksek. Bir çok kişiden duyduğum “internette okuduk” ya da “televizyonda gördük” kaynaklı bilim haberlerinin doğru haber, yanlış yorum olması sonucunda güvenilirlik hızla kaybolabiliyor.
Ambalaj bilimsel olabilir. Yapılan haberin doktorun, eğitimcinin reklam özelliği taşımasını bir kenara bırakalım; TV’dan gazeteden doktor beğenip gitmenin neden akıl kârı olmadığını başka bir yazıda tartışırız. Otizm hakkında çıkan haberlerin içerikleri genellikle şu: “otistik çocuğu konuşturan” manyetik dalga ile tedavi biçimleri veya otizm sebepleri “otizmin 1001 geni bulundu” veya “un kurabiyesi otizme sebep oluyormuş.” Bu haber internet kanalıyla size ulaştıysa, ya da bir sitede yayımlandıysa âdetâ elektronik bir ikna değeri kazanıyor. Haber iyiyse, umut verici ise, inanmak istediğimiz şeyler söylüyorsa, inandırıcılığı artıyor. Kanıtsız tedaviler, desteksiz iddialar bir tarafa… Belki üzerinde durmamız gereken, bilim dünyasından gelen haber ve bilgilerin otizmi olanlar için ne anlam taşıdığı…
Beyin asimetrisini MR’da inceleyen çalışma. Örneğin, Ekim sonunda Amerikan Çocuk Psikiyatrisi Akademisi’nin yıllık toplantısında, Mass General Hospital’dan bir ekibin bildirisine bakalım: Dilden sorumlu kortikal alanların asimetrisi ile otizm arasındaki ilişki (De Fosse ve arkadaşları). Beyin MR incelemelerinde, frontal korteksteki dil bölgelerinin normal asimetrisi şöyle: beynin sol ön tarafı sağdan büyüktür. Otistik çocuklardan dil gelişimi olmayanlar ile olanlar arasındaki farka baktığınızda ise, bu sağ-sol farkının ters yöne döndüğünü görürsünüz. Aynı asimetri tersine dönmesi otistik olmayan ama dil/konuşma bozukluğu olan çocuklarda da saptanır. Bu makaleyi okuduğunuzda, otistik bir çocuğun beyin Mrını çektiğinizde eğer normaldeki sağ-sol farkının tersine döndüğünü gördüğünüzde, o çocukta dil gelişiminin olamayacağı sonucuna varabilirsiniz. Oysa, sonuç bu değildir. Neden?
Tek tek çocuklar değil, çocukların beyin bulgularının ortalaması. Bulgular toparlanırken, her gruptan 20’şer çocuk alınmıştır. Karşılaştırılan beyin asimetrisi ölçüleri, 20 grup üyesinin asimetrilerinin ortalamasıdır. Tek tek çocuklara bakıldığında, grup ortalamasına uymayan bir çok çocuk olabilir. Otistik ve dil gelişim bozukluğu olan bir çocukta normal asimetri görebilirsiniz. Tam tersi, hiçbir sorunu olmayan, ama beyin yapısındaki asimetri otistik çocuklarda olan değişiklik gözlenebilmektedir. Bu ne demek? Sonuçlar tek tek çocuklara tanı konabilmesi için bir anlam taşımaz. Oysa, bu tip bir bilimsel bulguyu, “otizme MR ile tanı konuyor, beyin asimetrisine bakmak yeterli” diye okuyup, MR merkezlerine koşturmak işten bile olmaz. Peki, bu sonuçların böyle bir tanı koydurucu değeri (en azından henüz) yok ise, ne akla hizmet bu araştırma yapılmış?
Yeni çalışmalara ilham kaynağı. Beyin asimetrisindeki değişim ile dil gelişimi arasında bir bağlantı olması olasılığı, bazı otistik çocuklar için genetik araştırmalarda bu asimetriyi kontrol eden genlere bakma fikrini doğurur. Beyin asimetrisindeki değişimin yönüne bağlı olarak otizmi sınıflandırdığımızda (düz ve ters asimetri gibi), dil gelişiminin ne kadar olduğunu inceleyecek yeni çalışmalar ile birleştirerek, belki de, tek tek çocuklara tanı koydurucu yeni bilgilere ulaşılabilecektir.
Bilimsel yayınları doğru okumayı öğrenmeyi de bilimin bir parçası olarak görmeliyiz.