ardarda dizilmiş bayram ziyaretleriyle uzayıp giden (çocuklar için) bitmek bilmeyen günler günümüz orta ve üstorta sınıfının gündeminden silinmekte. ama çocukluk anılarımızın parçası olan bu duruma bizi sürükleyen anne-babalarımızın zili ilk çalışta açılmayan kapılarda bir an evvel kartvizitlerini sıkıştırıp gitme telaşına şimdi anlam verebiliyorum. onların bile bazen isteksizce gerçekleştirdiklerini anladığım bu ziyaretleri özleme çağındayım. izmir’de bir bayram ziyaretinde giriş cümlemi ödünç veren amcamın kızına teşekkür etmeliyim. ziyaretlerin her zaman sıkıcı olmadığını da böylece hatırladım:)
melike
Özlediğiniz…,özlediğimiz…,
“yolun kendisi” galiba…
deniz günsür
Hayatın temposu, nefes nefese yaşanan anların karmaşıklığı içinde, tutunduğumuz ve hatta sarıldığımız kısa zamanlar ve mutluluklar…
‘nerede o eski bayramlar’ serzenişine eşlik etmek için 30 yaşını devirmek gerekiyormuş öncelikle, yine çocuk olmayı istemek gerekiyormuş ya da..
Şehirli orta ve üst sınıf ; çocuklarımıza bu küçük anları ve deşarjları yaşamayı öğretsek mi diyorum, anılarına bir bayram sabahı mutluluğuna yer açmaya hakları yok mu sevgili yavrularımızın?
Yıllar sonra hatıralarında saklayacakları bir mutluluk tablosu, aile bireyleri, zamanın ötesine anılarımızla geçmiyorlar mı? Tatil planları içine tuturulan bir post-it küçük bayram mutlulukları…