Babalar çocuklarıyla ilişkilerini ve iletişimlerini geliştirdikçe çocuklara ilişkin sorumluluklarını da daha fazla yükümleniyorlar. Anne ile baba arasındaki çekişme ve çatışma noktalarından birisi olan sorumluluk paylaşımında babanın bir bakıma daha hevesli olması sürdürülebilir bir işbirliğini doğuruyor. Ev ortamındaki çatışmasızlığın, şiddetsiz ve eşit bir aile ortamı yaratılarak ‘huzur’a evrilmesine çocukların çok ihtiyacı var.
Annelere yönelik ‘ebeveynlik becerileri’ eğitimleri kadar yaygın olmasa da babalara dönük çocuklarıyla iletişimi geliştirici programlar da var. Ülkemizde AÇEV’in uygulamış olduğu baba destek programına katılmış on binlerce babadan görüştüklerimin ortak sözlerinden birisi, programa katıldıktan sonra sadece başka türlü bir baba değil başka bir adam olduklarıydı. Ev içindeki şiddetin azaldığı, erkek-kadın ilişkisinde eşitlik ve işbirliğinin öne geçtiği, ‘eğitimli’ babaların içinde yer aldıkları toplumdaki uzlaştırıcı ve lider rollerini daha çok üstlendikleri bildirilmekteydi.
Güvensiz bir dünyada, insanın ruhunu zehirleyen stresin varlığında babalık ile barış arasında bir ilişki kurmak mümkün mü? Bayrampaşa’daki bir babalık derneğinde iki yıl önce tanıştığım babaların sözlerini hatırlıyorum: (Babaların çocuklarıyla iletişim eğitimi) ‘bizden olmayan ile bizden olan ayrımını unutturdu’.
Barışçılık sadece ailelerine ve kendilerinden olana değil, kendilerinden olmayan hatta zarar verici olabileceklere dönük biçimde gelişmişti. Şiddete hayatında yer vermeyen, insanca ve eşit biçimde var olma hakkına saygılı adamlar olmak için baba olmak şart olmasa da, babaların bu potansiyelinden barış için yararlanmalıyız.