Hasta taraftar olmayı bırakalı neredeyse 30 yıl oldu. Ama kayıtsız kalmak mümkün değil. FB’nin Bursa yenilgisi beni bile futbol ve FB hakkında konuşturdu. Çünkü, FB hakkında düşünmek Türkiye hakkında düşünmek demek… Bu klişe cümlemi ağzımdan çıktıktan hemen sonra yadırgadıysam da, futbol hakkında klişesiz konuşmak zor. Hayata asılmayan, sadece kendine fırsat tanınmasını bekleyen, ama fırsat arama ya da yaratma konusunda orman arazisi çevirme veya topluma ait plaja şezlong atma tipinde fırsatçılığı anlayan bir davranış tarzının ağır bastığı bir ülkede yaşadığımız söylenebilir. FB’nin şu andaki halini bu durumdan soyutlayabilir miyiz? Ayağına gelen topa vuran, topun peşinde koşmayan, maça asılmayan oyuncular… Canı istediğinde çok iyi oynayan, ama o maçta oynama arzusunun gelip gelmeyeceği belli olmayan oyuncular
Hemen itirazlar yükselebilir: Herkes böyle, başka takımlar farklı mı? FB’deki “yabancı”lar da mı bu davranış tarzını benimsemişler, başka ülkelerde gelişip yetkinleştikleri halde? Nasıl oluyor da değişiyorlar? Genetik bir etki yok ortada. Bir “kültür” var; sansasyonel olanı, göz boyayıcı olanı destekleyen… Sadece büyük ya da dışarı gözüken maçları ciddiye almanın, “tribünlere oynama”nın alkışlandığı bir kültürde, emek veren, kendini gösterme meraklısı olmayanların barındırılmasını bekleyemeyiz. Genetik değil kültürel olduğunu, her gelenin bir biçimde etkisi altında kalıp, geldiği yerin havasını çalmasından anlayabiliriz. Bu alışkanlıkları yadırgamayıp, savunmaya geçmemiz de aynı kültüre alışmamızdan, başka türlüsünün mümkün olmadığını düşünmemizdendir.
“Böyle gelmiş, böyle gider” sözümüzdeki karamsarlığın, kültürün içinden çıkıp her yerimize sızdığını hissederiz. Karamsarlık oradaysa, yönetim değişikliği, antrenör değişikliği, futbolcu değişikliği beyhudedir… Derdimiz kültür ise, ülkede hayata asılmayı, FB’de maça asılmayı önleyen kültürü ne yapmalı? Öylece bırakmalı mı? Değiştirmeli mi ? Aslında hayattan pek bir şey beklemeyen, ya da çok şeyi hemen bekleyen, karamsarlık kültüründen nasıl kurtulmalı ? FB’nin hayatını değiştirebilecek şeyler, ülkemizin hayatını da değiştirebilir.
KK of Kadıköy
Üstadım, Fener böyle….
TR’nin aynası, aynalar da gerçeği söylüyor maalesef…
Ancak “fanatikliği bıraktım” yorumunuz için “wishful thinking” diyorum; kendinize bile itiraf edemiyorsunuz bence 🙂 ..
En derin saygılarımla,
Kerim Kazgan
Yanki
sevgili KK K;
fanatizmi bırakamama yorumunuza diyecek bir şey bulamadım.
tiryakinin bırakması gibi bir durum bu…
tskrlr
yy