*Bu yazı Stajyer Psk. Ezgi Düzce, Güzel Günler Kliniği tarafından çevrilip özetlenmiştir.
Covid-19’a bağlı olarak okulların kapanması nedeni ile açığa çıkan öğrenim kayıpları, bütün bir neslin yoksullaşmasına neden olabilir.
- Dünya Bankası, UNESCO ve UNICEF tarafından yayımlanan rapora göre (2021), Covid-19’a bağlı olarak açığa çıkan öğrenim kayıpları maliyetinin bu dönemde okula giden nesil için yaklaşık 17 trilyon dolar civarı olacağı düşünülüyor. Bu rakam, 2020 yılında tahmin edilen 10 trilyon dolardan oldukça fazla.
- Düşük ve orta gelirli ülkelerde Covid-19 öncesi hali hazırda %53 olan “Öğrenme Yoksunluğunun” %70 seviyesine çıktığı tahmin ediliyor.
- Yapılan analizler bazı ülkelerdeki öğrenme kayıplarının, okulun kapalı kalma süresi ile orantılı olduğunu gösteriyor.
- Öğrencilerin sosyoekonomik durumuna, cinsiyetine, kaçıncı sınıfa gittiğine göre hangi konuda veya ne kadar öğrenme yoksunluğu yaşadığı ülkeler arasında da değişkenlik gösteriyor.
- Meksika’dan elde edilen veriler birkaç istisna dışında dünya geneli ile paralellik göstermekte:
- Düşük gelirli, engelli ve kız çocuklarının yaşıtlarına göre uzaktan eğitime erişim şansı çok daha düşük seviyedeydi.
- Küçük yaş grubundaki öğrencilerin uzaktan eğitime erişimi daha sınırlıydı. Dolayısı ile temel öğrenme ve gelişim aşamasındaki okul öncesi yaş grubundaki çocuklar eğitim yoksunluğundan daha fazla etkilendi.
- Düşük sosyoekonomik statüdeki öğrenciler için öğrenme kayıpları daha fazla oldu.
- Rapordan elde edilen ilk verilere göre, okul ve öğrenimin koruyucu etkisinin eksikliği nedeni ile kızların sağlık ve hayat şansı açısından daha büyük kayıplar yaşadığı düşünülüyor.
- Rapora göre hükümetler teşvik paketlerinin yaklaşık olarak %3’ten daha az bir miktarını eğitime ayırıyor.
- 200 milyondan fazla öğrenci, okulların ani olarak kapatılması ile uzaktan eğitim almaya hazır olmayan düşük ve düşük-orta gelirli ülkelerde yaşıyor.
- Tüm bu veriler düşünüldüğünde, okulların tekrar açılması öğrenme kayıplarını durdurmak için dünya çapında bir öncelik olarak görülmelidir.
- Bu neslin kendisinden önceki nesiller ile arasındaki farkları kapamak için “Öğrenmeyi İyileştirme Programları” planlanabilir. Bu programlar üç temel konu üzerinde şekillenmelidir:
- Müfredatın pekiştirilmesi
- Öğretim süresinin uzatılması
- Öğrenmenin verimliliğinin arttırılması
- Hedef odaklı çalışmalar yapılabilir yani müfredat ya da ortak bir başlangıç noktası yerine öğrencilerin öğrenme düzeyine göre düzenlemeler yapılabilir. Bu noktada öğretmenlerin de desteklenmesi gerekmektedir.
- Uzun vadede daha dayanıklı eğitim sistemleri oluşturmak için ülkeler:
- Tüm öğrencilerin dijital eğitim kaynaklarından faydalanmasını sağlamak amaçlı yatırım yapmalıdır.
- Öğrencilerin öğreniminde ailenin, ebeveynlerin, toplulukların rolü güçlendirilmelidir.
- Öğretmenlerin yüksek standarttaki mesleki gelişim fırsatlarına erişmeleri sağlanmalı ve desteklenmelidir.
- Teşvik paketlerinde eğitimin payı arttırılmalıdır.